Mehmet Ali Erbil de Pişman
Geçmişe baktığımda, keşke ayaklarım kırılsaydı da boşanmasıydım diyorum. Oğlumun benden ayrı büyümesine o kadar üzülüyorum ki..
“Geçmişe baktığımda, keşke ayaklarım kırılsaydı da boşanmasıydım diyorum. Oğlumun benden ayrı büyümesine o kadar üzülüyorum ki boşandığıma pişman oluyorum” diye açıklamada bulunan Mehmet Ali Erbil’in sözleri aslında her şeyi anlatıyor.
Özellikle aşk evliliği yapanlardan “evlendik, aşk bitti” yorumu çok fazla duyuluyor. Aşk bitince de evliliğin bitmesi gerekiyormuş gibi, boşanma davaları açılıyor. Oysa ki evliliği ayakta tutan tek değer – duygu aşk değildir. Her şeyden önce çiftler karşılıklı olarak kişilik haklarına saygı duymadıkları sürece bir evlilik başarılı olamaz.
Aşk sarsıcı, “gözü kör” denen, insanların kendi rutinleri dışında düşünmesine, hissetmesine neden olan bir duygu. Aşk yaratıcı ve hayat veren bir duygu da aynı zamanda. Ancak aşkın bitiyor olması, sevginin bitmesini gerektirmez. Aşık insan her zaman iyi açıdan bakar. Bazı aşk zaten sadece iyi olana karşı ortaya çıkar. Dolayısı ile duygusal bir aldanma çok mümkündür.
Dolayısı ile hastalıkta, sağlıkta sözü “aşk”tan ziyade, sevgi için geçerlidir. Seven insan, sevdiği için her zaman mücadele eder, onun yanında olur.
Tabi boşanmanın sebebi sadece “aşk” bitti değil. Geçimsizlik de çok önemli bir başlık. Birbirini tanımadan, kısa sürede evlenenler kadar, evlilik öncesi uzun bir “tanışma” süreci geçirenler de geçimsizlikten boşanabiliyor. Çünkü uzun süre zaman geçirmiş olsalar da hiçbir zaman birbirlerini tanımaya çalışmamalardır. Bir sorun varsa, farklı düşünce varsa görmezden gelmeyi tercih etmişlerdir.
Çocukları olanların sadece çocukları için evliliklerini sürdürmeleri çiftlere yardımcı olmuyor. Fakat aradaki sevgi, sadakat, bağlılık, saygı gibi duygular gözden geçirilerek; dürüst duygu paylaşımlarıyla sorunların üstüne giderek evlilik yeniden inşa edilebilir. Bu şekilde hem çocuklar sorun yaşamazlar hem de ebeveynler Mehmet Ali Erbil gibi pişmanlıklar, üzüntülere yaşamazlar.
