AKTUEL PSİKOLOJİ

Başarılı Ebeveyn Olmak

Başarılı Ebeveyn Olmak

Psk. Tuğba Sezgi - Çocuk gerek anne babasına gerekse çevresindekilere nasıl davranacağını; evdeki eşyalara zarar vermeden nasıl kullanılacağını “içselleştirerek” öğrenmelidir

 24 SAAT KESİNTİSİZ HİZMET İÇİN BİRİSİ ARANIYOR

 

Hiç durmadan tatil nedir bilmeden, emekliye ayrılma olmadan, karşılıklı ücret almadan yoğun olarak verici birisi aranıyor. Hangi meslek için peki? Annelik!...

 

BENCİLLİĞİN SIFIRLANDIĞI NOKTA ‘’ANNELİK’

           

İnsanlar zaman zaman kendi isteklerinin tahminini ön plana çıkartabilir. Bazen arkadaşına, annesine bazen de eşine karşı dahi ‘’ben’’ diyebilir. Ancak bir annenin güzel olan her şeyi kendinden önce çocuğuna tercih eder. Önce onun yemeği, onun mutluluğu, onun giyimi… Ve bu güzellikleri tanıyan annelerin bunları karşılıksız yapması en güzel olan tarafıdır. Çocuğun doğumuyla bir kadının kendi isteklerinin sıfırlandığı nokta başlar; ANNELİK.

 

SABIR OLMADAN ASLA!...

 

Anneliğin yegane vasfı sabır olmalıdır. Çocuğun doğumunun ardından yeni bir süreç başlar. Anne artık tüm zamanlarda sabır denen vasfı taşımak durumundadır. Neye karşı sabır? Çocukla ilgili yaşanan tüm durumlara, çocuğun hatalı davranış ve yaklaşımlarına, beklenmedik olaylara vs…  Özellikle çocukların 3-5 yaş dönemleri ve ergenlik dönemleri annenin sabrını zorlayan süreçlerdir. Gerek bu dönemlerde ve gerekse yukarıda saydığımız durumlar karşısında, anne rastgele davranmamalı ve sabrını muhafaza etmelidir. Aksi takdirde önüne geçilmesi çok zor farklı sorunlar oluşabilir

 

Nasıl Bir Çocuk İstiyorsanız, Öyle Anne-Baba Olmalısınız!

 

Çocuklarınızın sizi model aldığını asla unutmayın. Özelliklede okul öncesi dönem çocuğu, ebeveyninin bütün davranışlarını örnek alır. Siz ona belli bir davranış kazandırmak için belki saatlerce konuşur, uyarılarda bulunursunuz. Ancak öğretmeye çalıştığınız davranışı çocuk sizde görmüyorsa hiçbir anlam ifade etmez. Bağırarak “bana bağırma!” diyen bir annenin sözü çocuk için hiçte geçerli değildir. Çocuk şu şekilde düşünür: “bağırmak kötü bir şeyse niçin annem bağırıyor? Yok öyle değilse ben niye bağırmayayım?” bu şekilde çocuğu ikilemde bırakmış olursunuz. Aynen bunun gibi olumlu davranışların kazanımı için de ebeveyn, davranışlarına dikkat etmelidir.

 

Mesela çocuğunuza paylaşma davranışını kazandırmak istiyorsanız bunun önemini anlatmanın yanında sizin bir şeylerinizi çocuğunuzla veya ailedeki diğer üyelerle paylaşmanız öğrenmeyi kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. Unutmayın ki çocuğun aklında kalan ve onda yerleşen davranışlar uyarılarınızla değil yaptıklarınızla öğrettiğiniz davranışlardır çocuğuna güç kullanarak uymaya zorlar. Zorla uygulanan kurallar ise yeni yeni sorunların başlangıcını oluşturur.

 

Çocuk terbiyesinde ana unsur ‘’çocukla çatışmada”n çocuk terbiyesidir. Bu gerçekten yola çıkılırsa çocuğa kurallar öğretilirken ‘’bu kuraları öğreneceksin, mecbursun’’ şeklindeki yaklaşım oldukça yanlış olduğu ortaya çıkmaktadır. Çocuk böylesi tutum karşısında kuralı sanki annesi için yapmak zorundaymış gibi görüp ‘’içselleştiremez.’’

 

Kural, çocuk tarafından içselleşmişse kuraldır.

 

Çocuk gerek anne babasına gerekse çevresindekilere nasıl davranacağını; evdeki eşyalara zarar vermeden nasıl kullanılacağını “içselleştirerek” öğrenmelidir. Başka bir deyişle çocuk, öğreneceği her kuralı “vicdani kabulle öğrenmelidir-ki bir çocuğun eğitiminde vicdan terbiyesi hayati önem taşır. Örneğin altı yaşındaki bir çocuk gece geç saate kadar yatmıyor ve anne babası ile birlikte oturuyorsa ebeveynin tehdit eder bir vaziyette bağırarak “hadi yatağa!” diye kural uygulamaya çalışması çok yanlıştır. Bu hareket tarzı çocuğun anneye karşı gelmesine neden olur.

 

Çocuğuna sosyal yaşam kurallarını öğretmeye çalışan bir ebeveyn aceleci olmamalıdır. Çocuğun yanlış yapmasına göz yumabilecek genişliğe sahip olmalıdır.

 

Çocuk; ancak bu şekilde oluşturulan ve anlatılan kurallara uymaktan zorluk yaşamaz.

 

ANNELİKTE ÖFKE VE SİNİR YOKTUR!

 

Birey olarak bizler zaman zaman sinirlenebiliriz, daha da ötesi sinir boşalımlarını yaşama ihtiyacı hissedebilirsiniz. Ancak birey olarak bu hakka sahipken, çocuğunuz karşısında annelik rolü başlar ve bu sinir boşalımı çocuk üzerinden yaşanmamalıdır. ‘’Ama ne yapayım benim yapım bu, ben çabuk sinirlenirim veya sinirlenince döverim veya ben sevgimi göstermeyi veya bana sevgi gösterilmesini sevmem.’’ Deyip işin içinden çıkılmamalıdır. Bir insan sinirli olabilir, agresif olabilir. Ancak bu durumda yapması gereken, bu sorunların çözümünü bulmaya çalışmaktır. Aksi takdirde ben böyleyim deyip geçiştirirse çocukları ile ilgili yaşadığı sorunlar hiç bitmeyecektir. 

 

 4-7 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLAR VE ANNELİK

 

Çocukların dört yaşından sonra en çok hoşlandıkları şey, etrafta yaşanan olayların ve kurallarını öğrenmektir. Çünkü bu dönemde çocuklar, kendilerini yetişkinlerle aynı kefeye koymaya çalıştıkları için neyin, nasıl yapıldığını öğrenmek ve uygulamak isterler. Onlar için bunun anlamı, yetişkin olmanın da bir işaretidir. Bu yüzden çocuklar, herkes neyi, nasıl yaparsa o şekilde yapmak ister; yani o işin ‘’kurallarını’’ öğrenmek ister.

 

 Bu bazen bir yapboz oyununun kuralları, ders çalışma kuralları bazen de oyun kuralları olabilir… Çocuk artık sosyal dünyaya adım atmak için yaşamın kurallarını oldukça önemser.

 

SAĞLIKLI BİR AİLEDE BABANIN ROLÜ NEDİR?

 

Bir ailede, baba yapı taşlarından biridir. Ve bu yapı taşının tek görevi çalışmak ve evin ihtiyaçlarını temin etmek değildir ve olmamalıdır. Aile üyelerinin babadan gelecek manevi desteğe ihtiyaçları vardır. Bireyin iş hayatındaki rolü, baba olmasıyla doğrudan alakalı değildir. Bu yüzden ‘’ ben çalışıyorum yetmez mi?’’ denmemelidir.

 

BİZ BÖYLE GÖRMEDİK DEMEYİN

 

Bazı babalar ‘’biz görmedik’’ dediklerine şahit oluruz. Babaların yaşamadıkları bir süreci hayatlarına geçirmeleri kolay olmayacaktır belki, ancak bu konuda kendilerini zorlamaları ve çocukları ile ilgilenmeleri gerekir. Peki nedir bu ilgiden kastedilen? Mesela akşamları yapılacak on dakikalık günün nasıl geçti sohbeti, okul hayatıyla ilgilenme, zaman zaman dışarıda baba-çocuk olarak özel zaman geçirme gibi yaklaşımlar çocuk için çok anlamlıdır ve çocuğun sağlıklı kişisel ve duygusal gelişimi için çok önemlidir. Bu tarz yaklaşımları anne içinde ciddi bir destek olacak ve dolaylı yoldan anne çocuk diyaloguna olumlu olarak yansıyacaktır.

 

ÇOCUK ÖZGÜVENİNİ BABADAN ALIR

 

Anne ve baba, çocuğun gelişiminde iki büyük etkendir. Ancak toplumumuzda genellikle baba, çocuğun kişilik gelişimine olan etkisini göz ardı ederek devreden çıkmayı tercih etmiştir. Görevinin sadece birtakım ihtiyaçları karşılamak olduğunu düşünen babanın, çocuğuyla diyalogunda bir takım sorunlar çıkabilir.

 

Peki, nedir bu sorunlar ve ne zaman kendini gösterir? Oluşması en muhtemel sorun özgüven problemi olabilir. Çünkü baba evde güven simgesidir. Çocuğun hem kendisine hem çevreye olan güveni ile babası ile olan ilişkisi arasında sıkı bir bağ vardır. Babanın bu sebeple çocuğuna daha fazla vakit ayırması, ona güvendiğini hissettirmesi gerekir. Çekingen ve kendini ifade edemeyen çocukların büyük bir kısmı babası ile kopuk ilişkiler yaşar. Bu sorunlar çocuk küçükken kendini gösterebileceği gibi ilk yetişkinlik veya gençlik yıllarında babadan kopma isteğiyle de kendini gösterebilir.

 

Ailenizin Merkezinde Kim Var !

 

Ailenin merkezi ne demektir? Aile programlarının, aile kararlarının ve aile ile ilgili düşüncelerin şekillendiği noktadır. Ve genellikle bu noktada olan aile üyesi, aile ile ilgili her duruma hakimdir ve ona bağlı olarak bütün durumlar şekillenir. Genellikle ailelerin merkezinde babaların olduğuna inanılır. Ancak günümüzde ağırlıklı olarak çocuklar tarafından üstlenildiğini görürüz.

 

Merkezde Anne Olursa

 

Bu durumda kararları veren, gerek eşini gerekse çocuklarının tüm yaşantı süreçlerini yöneten annedir. Çocukların gideceği okuldan giyecekleri kıyafete kadar, hafta sonu programlarından akraba ziyaretlerine kadar hemen her şeyi anne belirler. Annenin merkezde olduğu durumlarda genellikle çocuklar tercih haklarını kullanamadıkları için anneye bağlı bir hayat sürdürürler ve buda onların kişisel gelişimlerine negatif olarak yansır.

 

Merkezde Baba Olursa

 

Bu durumda genellikle baba eşini yöneten birey olarak görülür. Genellikle çocuklara otoritesini anne yoluyla iletir. Bu ailelerde çocukların kendini rahat ifade edemedikleri ve özgüven problemi yaşadıkları müşahade edilmektedir. Yine  bu ailelerde çocukların pek fazla tercih hakları yoktur ve anne de şayet içinde bulunduğu durumdan rahatsızsa bunu çocuklarına gergin yaklaşımlarla hissettirir

 

Merkezde Çocuk Veya Çocuklar Olursa

           

Günümüzde en sık rastlanan durumdur. Bu ailelerde sanki ebeveyn kararları veriyor gibi görünür; ama aslında kumanda çocuğun, çocuğun mutlu olacağı veya ailesini rahatsız etmeyeceği gezi yerleri tercih edilir. Anneler tarafından pişirilen yemekler genellikle çocuğun arzusuna göre belirlenir vs. bunun dışında çocuk mutluysa genelde ev huzurludur, çocuk gerginse evin havasıda gerilir. Çocuk, genellikle isteklerini her halükarda yaptırabilir.      

     

Olması Gereken

 

Merkezde tek bir aile üyesinin olmamasıdır. Yani evde, yeri geldiği zaman karar çocuğa bırakılmalı, yeri geldi zaman ise programın şekillenmesi babaya veya anneye bırakılmalıdır. Kimi zaman ise aile üyeleri birlikte düşünmeli ve beraber karar vermelidirler. Ailenin huzuru, tek bir aile üyesine bağlanmamalıdır. Bu şekilde olursa bütün aile üyeleri, aile sistemi içinde etkin ve aktif olabildiklerinden aileyi benimsemeleri ve aile içinde pozitif olabilmeleri daha mümkün olacaktır.

 

Çocuğunuzla Güç Çatışmasına Girmeyin Kaybedersiniz.

 

Sebep ne olursa olsun, çocukla güç çatışmasına girmek baştan mağlup olmak demektir. Çünkü çatışmayı kabul, yani çocuğun meydan okumasına karşılık vererek çatışmayı kabul etmek çocuğun gücünü kabul etmek anlamına gelir. Oysa sizinle çatışma içinde olan kişi çocuğunuz, sizin rakibiniz değil. Onunla eşit güçte değilsiniz. Burada kastedilen bedensel güç değil, annelik veya babalık statüsünün gücü. Her tartışmanın veya çatışmanın neticesinde birinin dediği olacaktır. Neticede sizin dediğinizde, çocuğun dediği de olsa siz kaybeden konumda olacaksınızdır.

 

Kazanan taraf siz olursanız; çocukta size karşı intikam duygularının başlamasına neden olur. Buna bağlı olarak ebeveyn-çocuk arasındaki bağ her çatışmada biraz daha deforme olur. Bu durumda başlangıçta kazanmış gibi görünseniz de ilişki süreci açısından çocuğunuzu kaybedeceğiniz için kayıptasınız.

 

Çatışmayı çocuk kazanırsa; çatışma sonucu gücünü görmek çocuğa haz verecek ve çocuk en ufak meselede çatışma başlatacaktır. Ve aile içinde ebeveyn-çocuk münasebeti giderek artan çatışmalı süreçle devam edecektir.

 

Öyleyse; çatışma anında konu dondurulmalı ve daha sonra konuşulmak üzere ertelenmelidir. Ebeveyn ilk etapta sorumluluğu üzerine alarak ve ben dilini kullanarak; “bu yaşadığımız olay beni çok rahatsız etti, benim biraz dinlenmeye ve düşünmeye ihtiyacım var, istersen sende biraz düşünebilirsin. Bu konuyu daha sonra (… zamanda) konuşalım” demelidir.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol